DİĞER
"Bireyler arasındaki ilişkileri iğne deliğinden görecek kadar ustadır Atay; dolayısıyla Tehlikeli Oyunlar’da olduğu gibi basit bir tavla oyunundan bireyin kendini ötekiler karşısında var etme savaşını betimlerken okurunu edebiyatın en yüksek düzeyine taşır. Toplumsal sorunları maddi toplum ilişkileri açısından görmeye gelince: Bu kesinlikle Atay’ın güçlü kası değildir."
"Eylembilim eğer yaşasaydı Atay’ın edebiyatının gideceği yere dair ipuçları veriyor: Devlet, iktidar, ideoloji, özne, toplum gibi majör mevzular üzerine daha ‘aciliyetle’ düşünen, belki de daha ‘angaje’ bir edebiyat."
“…Çünkü herkes ne kadar iyi niyetli olursa olsun, editörler ve çevirmenler yeni sesleri İngilizce okurlara sunmanın önemi konusunda ne kadar vaaz verirlerse versinler, oyunda şike var, zarlar hileli ve dünya edebiyatı statükosu ta başından dillerin ve edebiyatların eşitsizliği üzerine kurulu.”
“Edebiyatımız neden acı çeken, yenik ve yılgın karakterle dolu? Neden bu kadar çok acı çekiyoruz? Edebiyata neden bu kadar acı çektiriyoruz?... Başkalarının bana acımalarını sağlayan acı içindeki benliğim neden benim özbenliğim olsun? Varoluşumun bana özgü yanı, beni ben yapan tarafım illa acımda mı ifade buluyor? Neden sevinçlerim değil de acılarım, pozitif varlığım değil de negatif varlığım daha sahih olsun?”
Daha önce bir Oğuz Atay biyografisi (Geleceği Elinden Alınan Adam) kaleme alan şair Sefa Kaplan, bu kez de bir Oğuz Atay Sözlüğü hazırlamış. Tıpkı biyografi gibi Oğuz Atayca yazılmış olan ve halihazırda yayıncısını bekleyen sözlükten seçtiğimiz birkaç maddeyi tadımlık olarak yayınlıyoruz.
“Hapishane, fabrika, hastane ve okul dışında, Michel Foucault’nun disiplin ve gözetleme aracılığıyla iktidarın içselleştirilmesine dair verdiği örneklere; yeni tip ‘ev’i de ekleyebiliriz gönül rahatlığıyla: Kapalı girişleri, yüksek duvarları, çitleri, güvenlik kameraları, giriş kartları, özel güvenlik personelleri, parmak izi okuyan asansörleri ve öteki “seçkin olmayanlara” kapalı alanlarıyla…”
Edip Cansever'le Oğuz Atay arasında tuhaf bir akrabalık hikâyesi... Ve bir sır: Krepen'deki kemer satıcısı nasıl olup da hem beyaz mantolu adama hem de Ruhi beye dönüşür?
Ayhan Geçgin'in Aralık 2018'de Duisburg-Essen Üniversitesi'nde yaptığı konuşmanın tam metnini yayınlıyoruz...
Evsizleşme sadece fiziksel değil, ontolojik bir harekettir, tam da o yüzden cazip, tehlikeli ve felsefî bir hareketttir. Edebiyatta yola çıkan, evden kaçan, evi inkâr eden karakterlerin cazibesinin nedeni de budur herhalde
Sahiden de sürekli yakınılan yokluklar yaratıcı bir negatif veri olmamış mıdır Türkçe edebiyatta? Büyük şairler, büyük romancılar, büyük öykücüler belli bir uçurumu veri alarak yaratmamış mıdır o büyük eserleri...
Şimdi “bu topraklarda” hem Sabahattin Ali'nin Kuyucaklı Yusuf'unu hem de Balzac'ın Goriot Baba'sını okumuş binlerce kişi vardır. Ne var ki, ben bu iki romanın nerdeyse “özdeş” bitişini birbiriyle kıyaslayan herhangi bir yazı görmedim...
Para, hem modernizm sonrası dünyadaki iktidarın yeni sahibidir hem de insanların hayal gücünün, gelecekten umduklarının, birbiriyle kurdukları hiyerarşinin, değer yargılarının, saygınlığın yegâne belirleyicisidir
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.
↑ Yukarı çık